30 Aralık 2012 Pazar

Mutlu Yıllar!

Yeni Yılda ve Sonrasında, Güzelliklerle Dolu Harika bir Yaşamınız Olsun!!

21 Aralık 2012 Cuma

Beş Yıldızlı Kedi Evlerimiz

Artık burada bile geceleri oldukça soğuk oluyor. Ben de elimden geldiğince dışarıdaki canları düşünerek kedi evleri hazırlıyorum. Bakmayın öyle basit göründüğüne. Mukavva kutumuzun dışı ve altı tamamen sağlam ve su geçirmez mama torbaları ile kaplandı. Alt bölüm bir kaç kat mukavva ile takviye edildi. Koli bantları ile sımsıkı sarıldı.
Bakın ilk kalite kontrolünü de daha dışarı bile çıkarmadan, eve dalış yapan  Kömür Bey yapıyor:))

Ve evimiz verandamızdaki yerini alıyor. Altına da yalıtkan köpük koydum, soğuğu çekmesin diye.  ''Bakalım kimlere kısmet olacak?'' derken Kınalı Kız geliyor.

Kedi otelimizde diğer hizmetler de sürüyor. Bir öğün kuru mama, bir öğün de sıcak yemek servisimiz aksatılmamaya çalışılıyor!
Müşterilerimizin hepsi bu kadar değil. Tahmin ettiğiniz gibi  evlerimiz yeterli  gelmiyor,  ama hiç olmazsa  ikişer, üçer sığınabiliyor bu evlere, bir kaç  can geceyi korunaklı geçirsin diye  çabalıyorum..

19 Aralık 2012 Çarşamba

Behlül'e Acil Şifalar!



Sevgili blog yazarı arkadaşımız  Gül Tasarım Evi'nin  can dostu Behlül'ümüz  hasta:(((  Hadi Behlül, bir an önce sağlıklı günlerine dön ve bizleri sevindir!
 http://gultasarimevi.blogspot.com/2012/12/behlul-den-haberler.html

Acil şifalar diliyor iyi haberlerini bekliyorum. Behlül için dualarınızı eksik etmeyin sevgili dostlar!

Önemli Not: Kedisi olan  dostlar lütfen şu sayfaya göz atsınlar!!!http://www.sokakkedisi.net/uriner.asp

18 Aralık 2012 Salı

Yaşamımızı Birlikte Güzelleştirmeye Ne Dersiniz?


Sevgili dostlar,
''Yukarıdaki resim de neyin nesi bu soğuk günlerde?''  diyebilirsiniz.. Elinizden geldiğince o ortamı hayal edip hissetmeye çalışın, sonra da günün yorgunluğunu, stresini  üzerinizden atmak için rahatlamaya  çalışın...  Bu minicik egzersizi önermemin amacı, günlük yaşamlarımızda farkında bile olmadan bilinç altlarımıza tıkıştırdığımız,  bizleri üzen, tüketen, hasta eden olumsuz düşüncelerden bir kaç dakikalığına da olsa uzak  kalabilmenizi sağlamak.

Sizlere daha önce bir arkadaşımın, düşünce gücü ile yaşamlarımızı daha kaliteli duruma getirebileceğimizle ilgili tavsiyelerinden söz etmiştim. http://begonvilliev.blogspot.com/2012/12/meger-secimlerimizmis.html
Özellikle konu hastalıklarımız olunca, ilgimi çekti. Beynimizin harika yeteneklerinden yararlanabilmek için bu tavsiyeleri uygulamaya karar verdim. Zaten bu konularda okuduğum birkaç kitap ve izlediğim videolar da oldukça yol göstericiydi. Yeri geldikçe bu kitapları ve videoları da paylaşacağım. Kısacası, yaşam kalitemizi artırıcı olumlamaların zaman ya da enerji kaybı olmadığını  düşünüyorum. Eğer siz de böyle düşünüyorsanız, gelin hep birlikte olumlamalarımızı zenginleştirelim. Benim yazacağım birkaç cümleye sizler de kendi olumlamalarınızla katkıda bulunun. Yorum olarak yazacağınız olumlama tümcelerinizi yazıya ekleyelim ve bu postu interaktif hale getirelim, ne dersiniz?


Şükretmenin ve farkındalıklarımızın ne kadar önemli olduğunun bilincinde olarak başlangıç yapıyor ve devamını sizlerden bekliyorum:

Begonvilli Ev: Allah’ım, şükürler olsun ki durumumu biliyorum. İstemeden de olsa bilinçaltıma yerleştirdiğim, yaşamıma soktuğum olumsuzlukları, hastalıkları bundan böyle yaşamımda, yakınımda, bedenimde, beynimde istemiyorum.  Hiç birini kendime yakıştırmıyorum.

Şu anda ve sonrasında huzurlu, mutlu, dingin ve sağlıklı yaşamayı seçiyorum..

(Ve sizden gelenleri aşağıya ekliyorum)
Başak: Kendimi seviyorum, bedenimi seviyorum, sağlıklı olmayı seçiyorum.
Nilgün'den gülücükler: Bugün güzel,sağlıklı yaşıyorum.Allah'ın izniyle yarın da yaşayacağım.Hayat güzel,bak bu gün de çok güzel.Sevdiklerim yanımda,elele mutluluğa koşalım.

Haydi bakalım dostlar, güzel ve dinlendirici bir müzik  eşliğinde güzel ortamlar düşünerek kendi olumlamalarınızı  düşünüp bizlerle paylaşın ve bu interaktif çalışmada sizin de payınız olsun. İyilikleri, güzellikleri ve sağlığı hep birlikte yaşayalım…

17 Aralık 2012 Pazartesi

Begonvilli Ev Halleri

Ellerimdeki ve kollarımdaki rahatsızlıktan dolayı uzunca bir süre blogger dostlarımdan  ve okurlarımdan ayrı kaldım. Fazla yazamasam da  sizlerin sayfalarını  ziyaret ediyorum.. Ayrıca  bizden görüntülerle hasret gidermek istedim.


Buketimiz bahçemizden


Limon ağacımız

Tanıştırayım; hayatımı kolaylaştıran, elim ayağım yeni yardımcım ve onun emek ürünleri:




Dışarıdaki canları da unutmadık. Gece üşümesinler diye kapımızın önüne  yuvalar hazırladık.


Bunlar da bizimkiler..




Baba-oğul şekerlemesi:)

Anne-kız muhabbeti:)

Tüm dostlara Begonvilli Ev'den kucak dolusu sevgiler, selamlar...

14 Aralık 2012 Cuma

(Meğer) Seçimlerimiz(miş!!!)


Son zamanlarda yaşadığım  sağlık sorunları nedeni ile oldukça zor günler geçirdim..

Bu süreçte pek çok dostun moral desteği ve deneyimlerini paylaşmaları bana gerçekten iyi geldi.  Bu paylaşımlar  bazen  bir kaç cümle ile  oldu, bazen de sayfalar  dolusu idi.

Ayrı ayrı yanıt yazamadım ama tümü de benim için çok anlamlı, çok güzeldi..

Yalnız bir mektup vardı ki, yalnızca kendime saklayamazdım. Çünkü bana verilen ip uçları belki pek çok insanın da işine yarayabilecek türdendi. Eski bir arkadaşım bir zamanlar okuduğu ama ne yazık ki yazarını ve adını anımsayamadığı bir kitaptan söz ediyordu. Bu kitapta anlatılanlardan aklında kalanlara kendi düşünce ve deneyimlerini de katarak, bana uyarlayıp bir şeyler yazmıştı.  Kendisinin de iznini alarak sizlerle paylaşmak istedim. Bu bir bilimsel makale  değil. Sizlere mantıklı gelebilir, gelmeyebilir de.. Çünkü bazı ifadeler biraz rahatsız edici geldi bana ama dikkatli okuyunca  kötü bir anlam taşımadığını anlıyorsunuz. Örneğin: ''Hasta insanlara lüzumundan fazla ilgi göstermeyin!''sözü.. Görüldüğü gibi,''ilgi göstermeyin'' denmiyor, lüzumundan fazla ilgi göstermeyin deniyor.
Okuyun ve değerlendirin. Belki de yaşamınıza olumlu bir katkısı olabilir...

Benim için  zaman ayırıp bu satırları yazan kadim dostuma teşekkür ediyorum..

İşte bana gönderilen yazı:


Pek çok ipucu vardı ama ben bir kör gibi göremedim..

İpuçları birikti ve çoğaldı ve ben hala anlamadım gerçeği. Ancak düşünce gücü ile ilgili bir kitap okuyunca farkındalığım arttı..

Derken öyle bir dank etti ki, bizzat kendi yaşadıklarım ve yakından tanığı olduğum olaylar gösteriyordu; biz insanlar düşüncelerimiz yolu ile başımıza gelen pek çok şeyin  ve  durumun oluşturucularıyız.

Hoşnut olmadığımız durumları bile bir şekilde (bilinçli ya da bilinçsiz) seçen bizleriz. Elbette kötü ve sıkıntı veren durumları isteyerek, bilerek seçmiyoruz. Zayıflıklarımızla, en çok da çevremizdeki insanların ve koşulların yönlendirmeleri ile, gerek kabullenme gerekse biçilen role uygun hissetme ya da davranma şeklinde oluyor seçimlerimiz. İnanması güç ve mantıksız gibi görünse de yaşamımızdaki  iyiliklerin, kötülüklerin, mutlulukların, acıların, hatta hastalıkların  pek çoğu bizim seçimimiz. Biz bu seçimleri çoğu kez bilinçsizce yapıyoruz. Beyin denilen muhteşem organa bir şekilde hepsini düşünceler yolu ile kaydedip, ne zaman ve nasıl kaydettiğimizi bile bilmeden duygusal tepkimelerle, hissetme yolu ile harekete geçiriyoruz. Çok kabaca ifade ettiğim gibi, kayıt ve tepkimeler zinciri olarak yaşamımıza dolduruyoruz tercihlerimizi ve ne yazık ki biz hiç birini, nasıl yönlendirdiğimizi bilmeden sadece süreçlere ve sonuçlara katlanarak yaşamımızı sürdürüyoruz.

Mademki başımıza gelenler bizim seçimimiz, seçimlerimizi doğru yapmayı öğrenmek mümkün müdür? Evet mümkündür. Hem de bunu başarmak sanıldığı gibi karmaşık ve zor değil. Beynimiz yani o mükemmel güç bizim emrimizde aslında. Bu Tanrı'nın en büyük lütfu insanoğluna. Onu kullanabilme bilinci biz insanlara kalmış. Seçimlerimizi yani tercihlerimizi doğru yapmalıyız. Bunu sadece sözlerle ifade etmek bile işe yarayabilir ama asıl önemlisi ve doğrusu seçimlerimizi sık sık olumlamalar yolu ile kendimize, beynimize telkin etmemiz. En basit  aynı zamanda en çarpıcı ve yaşamımızı en çok etkileyen bir örneği ele alalım: Hastalıklarımız.
  Okuduğum kitapta şöyle  bir şeyler  yazıyordu:
''Örneğin; bir rahatsızlığınız var. Muhtemelen vaktiyle bu hastalığı birilerinden bir yerlerden duydunuz ya da böyle bir hastalık durumunu düşündünüz. Yıllar yıllar önce ufacık bir ağrıyı, sızıyı vs aynen şimdiki haliniz gibi kurguladınız, böyle bir hastalığa yakalanabileceğiniz aklınıza geldi. Ama bunu hatırlamıyor bile olabilirsiniz. (Senin kollarındaki ve ellerindeki şu an var olan rahatsızlık gibi..)  İşte yıllar önceki bu düşüncelerinizle hastalık seçimimizi yapmış oluyorsunuz. Sakın ''hastalığı kim seçer, kim hasta olmayı tercih eder?'' demeyin. İnsanoğlu çok karmaşık bir varlık. Farkına bile varmadan, ödümüz kopsa bile bazı durumları kendimize yakıştırabiliyoruz.. Bunun nedenleri pek çok..''

 Başta kendimle ilgili olmak üzere, bunun böyle olduğunu kanıtlayan pek çok durum ve bu durumu yaşayan kişi tanıyorum.. O halde içinde bulunduğumuz andan başlayarak hastalık ve  sıkıntıları düşünmekten, kendimize yakıştırmaktan  vazgeçeceğiz.

Şimdi asıl konuya gelelim, bu zarar veren seçimlerimizden nasıl kurtulacağız? Beynimizi temiz tutup eğiterek. Hiç bir temizlik eylemi kendiliğinden olmaz, bunun için enerji ve zaman harcayacağız ama sonuç mükemmel olacak!

''Kendinize bir bakın, ufak bir rahatsızlığınız varsa bile bunu ifade etmeniz gerekince, örneğin, bir yakınınız, eşiniz, arkadaşınız,  ''şimdi nasılsın?'' dediği zaman, ''çok fenayım, iyi hissetmiyorum, halim yok!'' diyorsanız işiniz zor. Hastalığınız iyileşme sürecine girdiyse bile beyninize aksini iddia ediyor, onu iyileşmeniz için çabalatmak yerine duraksatıyorsunuz demektir. Bu söylediğim ufak rahatsızlıklar için böyle ama ufak rahatsızlıklar büyüklere dönüşebilir. ''Dur!'' demeyi seçin!!''

Şimdi daha basitleştirelim durumu:
Hastalıkları düşünceler yolu ile davet etme!
Sohbetlerde hastalık konularına hiç girme, hastalığı hatırlatan uyaranlardan kaç.
Bir hastalığı asla kendine yakıştırma.
Hasta insanlara lüzumundan fazla ilgi gösterme.
Ortaya çıkan rahatsızlıkları dramatize etme, gerekiyorsa, bilimsel yollara baş vur.
Hastalığını ve şikayetlerini sık sık dile getirme, hatta hiç dile getirme, bir sıkıntın varsa git doktora anlat.
O an için olumlu hissettiğin durumları değerlendir, olumsuzlukları olabildiğince düşünme
En iyi durumları, rahatlatıcı pozisyonları bul ve uygula, yapmayı sevdiğin, yapabildiğin işlere yönel. '' Yapamıyorum hastayım'' bahanesine sığınma.. Dürüstçe, ''aslında şu işi şu an yapabilecek durumdayım ama canım istemiyor'' diye gerçekle yüzleş.
Sabah, akşam ve ne zaman içinden gelirse olumlamalarını yap, yani kendinle, beyninle, yüreğinle konuş.

Örneğin senin olumlamaların şöyle olabilir: Elbette sen bunları dilediğin gibi değiştirebilir ya da başka olumlamalar ekleyebilirsin.

Allah'ım, şükürler olsun ki durumumu biliyorum..
İstemeden de olsa davet ettiğim, istemeden de olsa kendime yakıştırıp yaşamıma soktuğum tüm musibetleri, hastalıkları, ağrıyı, sızıyı, düşünceleri yaşamımda, yakınımda, beynimde, bedenimde istemiyorum. Hiç birini kendime yakıştırmıyorum.
Örneğin şu an ve sonrasında güzel güzel nefes alıp, içimin huzurla, mutlulukla dolup taşmasını seçiyorum..
Şu an ve sonrasında sağlıklı olmayı seçiyorum.
Ellerimdeki ağrıların, uyuşmaların, isteğim dışında da olsa benim davetimle geldiğini kabul edip bu sıkıntıların artık beni terketmesini seçiyorum.
Beynime bunları hissetmesi telkinini verdiğim için kendimden ve beynimden özür diliyor, şu an ve sonrasında kesinlikle ağrısız, sızısız, uyuşmasız olmayı seçiyorum..
Ben bu akşam ve bu gece dünden çok daha rahat uyumayı, hiç bir ağrıyı ve o kötü karıncalanmaları hissetmemeyi seçiyorum. Bunları istemeden de olsa yaşamıma soktuğum için pişmanım. Artık defolup gitmelerini seçiyorum..
Vücudumun hala çok iyi durumda olduğunu biliyorum ve tüm organlarımın gayet iyi çalışmalarını istiyor ve seçiyorum. Zaman zaman istemeden de olsa onların düzgün çalışmasına engel olan düşüncelerimi uzaklaştırmayı seçiyorum. Evet kararlıyım; daha sağlıklı olmayı seçiyorum..
Ben bu akşam ve sonrasında daha enerji dolu, daha canlı, daha keyifli bir insan olmayı seçiyorum. Bu seçimimle çok daha kaliteli bir uykuyu hak edeceğimi biliyorum ve zaten öyle uyumayı seçiyorum..
Ben bu akşam ve sonrasında bedenimin ruhumun beynimin daha temiz, daha ferah olmasını seçiyorum. Bunun için gerekeni yapacağım.
Ben bu anda ve sonrasında zihnimin daha berrak, daha dingin olmasını seçiyorum..
Ben bu gün ve sonrasında daha taze, daha güzel, ışık saçan bir kadın olmayı seçiyorum.. 
Midemi lüzumsuz yiyeceklerle doldurmadan sağlıklı beslenmeyi seçiyorum..
Ben şu an ve sonrasında sakin, hoş görülü bir insan olmayı seçiyorum. Daha çok gülümsemeyi seçiyorum..
Ben şu an ve sonrasında kültürlü, akıllı bir insan olmayı seçiyorum. Kesinlikle bunu hak ediyorum.
Ben bu akşam ve sonrasında çok hoş sürprizler yaşamayı seçiyorum..Hayvanların ve iyi insanların mutlu yaşamalarını seçiyorum..
Ben şu an ve sonrasında etrafımda, evimde, bahçemde, yanı başımda hep güzellikler olmasını seçiyorum. Kötülükleri, hastalıkları, kötü insanları, kötü düşünceleri kovuyor, onlardan çok uzak olmayı seçiyorum.
Ben şu an ve sonrasında bolluğu, bereketi, sağlığı güzelliği, huzuru, iyiliği seçiyorum. Bunların aksi durumları hayatımdan kesinlikle kovuyorum..
Ben şu an ve sonrasında kendimi ve iyi olan her şeyi sevmeyi seçiyorum. 
Ben bu seçimimi zaten hak ediyorum..
Beni bu bilinç düzeyine ulaştıran Tanrı'ma şükürler olsun!!!



Not: Sevgili Ella'mın  verdiği linkteki videoyu mutlaka izlemelisiniz. Teşekkürler Ella'cım.
http://www.youtube.com/watch?v=Ij_ZPkKmhek




2 Aralık 2012 Pazar

Yürekten Teşekkürler!

Zarif yorumları ile bana moral desteği veren tüm dostlara  en içten teşekkürlerimi gönderiyorum.

Yavaş yavaş iyileşmekte  olduğumu bilmeniz için bu satırları yazıyorum. Ne yazık ki elerimi fazla kullanamıyorum. Aslında anlatmak istediğim pek çok şey var. Sizlere ayrı ayrı yorum ve teşekkür mesajları yazamadığım için üzgünüm. Hepinize sevgiler, selamlar.

3 Kasım 2012 Cumartesi

Ellerim ve Kolum


Başım dertte sevgli dostlar,


 Uzunca bir süre sizlerden uzak kalacağım.. Merak edenler olur diye bu yazıyı zorlukla yazıyorum. Daha da önemlisi sizlerin de  başına gelebilir diye kaygılandığımdan,  uyarmak istiyorum.. Takipçilerim olan sizler de üretmeyi seven insanlarsınız. Aman dikkatli olun! Ellerinizi, kollarınızı zorlamayın ve bu rahatsızlıklarla ilgili  bilgi edinin!

Artık dayanılmaz hale geldiğiden dün yeniden dr.a gittim. EMG yapıldı..
Durum korkunç.   Sağ el çok kötü, sol eldeki sorun  da tahamül edilebilecek değerlerin üstünde çıktı.
Hastalığımın adı Carpal tunnel ve Cubital tunnel sendromları. Pazartesi diğer eve geçip annemin bakımı eşliğinde  yoğun bir fizik ted. sürecine gireceğim. İki elimde de atel var, hiç çıkarmamam gerekiyor.  Aslında ameliyatlık bir durum ama doktorlarım operasyon sonucundan emin olamadıkları için dört beş ay ellerimi hiç kullanmadan tedavi olmamı uygun  gördüler. Durum bu.. Çekeceğim sıkıntılar bir yana Minik Jane ve Colette'im  yeniden  apartman dairesine hapsolacaklar  diye kederliyim.  Biber'im ise hiç apartmanda yaşamadı, onu  komşuma emanet edeceğim. Tabii ki çok özleyeceğim.
Benim için dua edin sevgili dostlar;  çünkü buna ihtiyacım var. Ben de tüm  hastalara ve ağrısı acısı olanlara  acil şifalar diliyorum..  Sizlerle tekrar birlikte olmak umudu ile sevgiler, selamlar..

Not: İçten ve son derce nazik yorumlarınız bana moral veriyor. Tek tek yanıt yazamadığım için bağışlayın lütfen!

1 Kasım 2012 Perşembe

Dükkan Pati

Sevgili Dostlar,

Sizlere Dükkan Pati'yi tanıtmaktan onur duyarım!

Çünkü;
 
Bu dükkanda, başta sevgili blog Komşum Nilgün Hanım'ın ve  sokak hayvanlarını kollayıp gözetmeyi, onların yaşam savaşlarına katkıda bulunabilmek için ellerinden geleni yapmayı misyon edinmiş arkadaşlarımızın emek ürünlerini göreceksiniz.
 
Bu dükkandan satın aldığınız her ürün için yaptığınız ödeme son kuruşuna kadar sokak hayvanları için harcanacaktır.
 

Eee, hadi o zaman, bu güzel yürekli, marifetli ve son derece ince zevkli hanımefendilerin dükkanını  görelim ve sokaktaki canlar için  bir şeyler alalım. Keyifle kullanması ve katkınız için duyacağınız mutluluk da sizlere kalsın!
 
Mavi yazılara tık!

Dükkan Pati

dukkanpati.blogspot.com/

28 Ekim 2012 Pazar

Cumhuriyet Bayramı'mız Kutlu Olsun!



Cumhuriyetimiz

Kutlu olsun!

Var olsun!

Hep olsun!

Atatürk'e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir.
Ona layık olmak da gereklidir.


20 Ekim 2012 Cumartesi

Çok uzaklardan bir lezzet! Dulce de Leche - Süt Karameli

Her şey buradaki tarifle başladı sevgili  okurlar!

Dulce de Leche Cupcakes(tarif için kırmızı yazıya tık)

Ama durun, epeyce zamandır yapmadığım kağıtlı keklere yeniden merak sarmamla başladı desem daha doğru olur.

''Madem sık yapmıyorum, farklı ve tadı damakta kalan bir kaç cupcake tarifi  bulup denemeli'' dedim.. Ve yukarıda bağlantısını  verdiğim siteyi buldum..

Bir de  şu resmi görünce keklerin üzerindeki karamelin kokusunu  aldım adeta  ve denemeye  karar verdim.


Kağıtlı kekin malzemeler mutfağımızda  olan şeyler ancak  tarife adını veren Dulche de Leche, yapımı saatler alan bir tür süt tatlısıydı. Türkçe'ye süt karameli ya da süt reçeli diye çevirenler var.  Hiç denememiştim ama   bir kaç sitede  görmüştüm tarifini..Her ne ise, başta Brezilya olmak üzere Şili ve diğer Güney Amerika ülkelerinde çok sevilen, pasta ve keklerde de  süsleme ve lezzet artırıcı amaçlı  da  kullanılan bu  karameli yapsam mı derken, yakınımızdaki köyde oturan sütçü hanım koca bir damacana dolusu taze sütle gelmez mi..  Eee, artık, denemek zorundayım, bu kadar tesadüf olamaz dedim ve daldım mutfağa,

Sonra  da süt tenceresinin başında iki buçuk litre sütü karıştırken buldum kendimi.

Süt karamelinin ölçüleri ve tarifi şöyle:
1 litre süt için bir bardak toz şeker ve yarım çay kaşığı  karbonat.  Vanilya çubuğu ya da toz vanilya önerenler de var ama ben berrak olmasını ve karamel tadını bastırmamasını özellikle istediğim için vanilya kullanmadım.
Ve tabii ki,  bolca sabır.  Öyle söylendiği gibi dört saat falan sürmese de  bir iki-ikibuçuk  saati  gözden çıkarın.
Ben ikibuçuk litre sütle yaptım..
Derince bir tencerede önceden kaynatılmış süte  şekeri ekleyip bir çırpma teli ile karıştırarak orta ateşte kaynama sıcaklığına  gelmesini bekliyorsunuz.  Kaynamaya başlayınca   karbonatı ekliyorsunuz. Karbonatı fazla koyanlar  renginin çok koyu olduğundan şikayet etmişler..Ben önerilen ölçüyü uyguladım. Karışım  göz  göz olarak kaynamaya devam ederken  sık sık karıştırmayı ihmal etmeyin. Beş dakikada bir karıştırın dense de ben daha sık karıştırdım.

Taşırmadan,  karartmadan  yavaş yavaş  rengin karamele dönüşmesi  gerekiyor. Sütünüz  tencerede dörtte biri kadar  kalınca  ve rengi  karamel rengini alınca olmuş demektir.  Ben 13.00 gibi başladım ve 15.15  gibi  söndürdüm altını. Ancak,  kağıtlı keklerimin üstünü kaplama  amacı ile yaptığım için çok da koyu olmasını istemedim. Yukarıdaki  keklerde krema yerine kullanılmış; bence bu keklerin  çok tatlı ve  yoğun  olmasına neden olur. Fazla tatlı şeyleri sevmediğim için ben keklerimi  ince bir tabaka ile kaplamayı   düşünüyorum. Soğuma sırasında da  hızlı hızlı karıştırdım bir kaç kez. Bakalım  sonuç  nasıl olacak? Soğumadan  yenilmesi önerilmiyor!

Son not: Işığı kaçırmamak amacı ile yeteri kadar soğumadan fotoğrafını çektim, Bu yüzden biraz  akışkan görünse de soğuyunca kıvamı mükemmel oldu. Tadı ise, her iki ana maddenin yani  sütün de şekerin de çok baskın olduğu bir lezzette. Ekmeğe sürülerek yenince  harika oluyor,  yine de benim için fazla tatlı. Çocukluğumuzda yediğimiz sütlü misafir şekerlerini anımsattı bana.

19 Ekim 2012 Cuma

Romantik Sokaklar

Benzerlerine ancak Akdeniz ve Ege kıyılarında rastlayabileceğimiz bu romantik sokakların özellikleri, özgün mimarili yapılar, doğayla bütünleşebilen malzemeler ve renkler, Akdeniz'e özgü bitkiler.... Aralarında bizim Kaleiçi'mizi anımsatan bir kaç kare de var. Rüya Gibi Bir Turizm, Kültür Sanat Merkezi / Antalya Kaleiçi(mavi yazılara tık)

 Fotoğraflar Fransa'dan:
















Kaynak:http://www.liveinternet.ru/community/2332998/post242684186/

17 Ekim 2012 Çarşamba

Beklediğim Yanıt Geldi!

Bir süre önce değerli büyüğümüz, savaş kahramanı Mustafa Ertuğrul'un kabrinin  bakımsız durumda olduğunu  ve bu duruma  duyduğum üzüntüyü anlatan bir yazı paylaşmıştım sizlerle.
Begonvilli Ev: Böyle olmamalı!(kırmızı yazı tık!)

 
 
Ve nihayet Sayın Belediye Başkanımız Mustafa Akaydın Beyefendi'den  beklediğim yanıtı aldım: Yanıtlar Twitter üzerinden  bu sabah geldi:
 
 
MUSTAFA AKAYDIN@m_akaydin
Sevgili öncelikli ortak değerlerimize karşı gösterdiğiniz vefa ve hassasiyet için sizi tebrik ederim. ++
MUSTAFA AKAYDIN@m_akaydin
Arkadaşlarıma gerekli talimatı verdim. Mezar en kısa zamanda temizlenerek çiçeklendirilecektir. Sevgilerimle.
 
Başkanımıza da bu yakışırdı. İşlerinde kolaylıklar diliyorum..
 
Ayrıca  Antalya'mıza  katkıları ve harika çalışmaları için  şahsına ve ekibine teşekkür ediyorum.
 
 

14 Ekim 2012 Pazar

Pazar Pazar Begonvilli Ev Halleri

Antalya'nın en güzel halleri..

Ne kavurucu sıcaklar kaldı, ne de o nemli nemli sinsi soğuklar başladı..

Bahçelerde balkonlarda keyif yapmanın  tadına doyulmuyor.

Begonvilli Ev'de de sakin ama keyifli  günler yaşanıyor. Böyle  dediğime bakmayın abartılacak bir  durum yok aslında ama bizler  küçük  mutluluklardan keyif alan insanlar olduğumuz içindir bu halimiz..  Kendi çapımızda  mutlu  oluyor işte:))

Bakın şu kızımın keyfine ve söyleyin, haksız mıyım?  Baba  arka planda uzanmış  klasik müzik dinliyor, Jane de müziğin tadını çıkartıyor.



Komşum bu rengarek motifleri örmüş. Her bireri ayrı ayrı  güzel.  Arşivimde bulunsun diye bana hediye etti..  Şu ellerim bir iyileşse!!!



Bu  güzel bakır buhurdanlık ve mumluğu  bir kaç hafta önce aldım. Çok sevdim.



Bir kanalda ''Kek Savaşları'' adlı bir şow izliyorum. Kağıtlı keklere bir imrendim ki sormayın. İşte bu da benim kağıtlı kek tarifim; fındıklı glazür kaplı cup cake. Kısaca tarif edelim: 2 bardak  beyaz un, yarım paket kabartma tozu, üç yumurta, bir bardak iri dövülmüş fındık, toplam 3/4 bardak tereyağ sıvı yağ karışımı, bir bardaktan bir parmak fazla şeker. ı çorba kaşığı  granül kahve,1 paket çikolatalı glazür, 1 çay bardağı süt.
Glazür ve süt hariç diğerleri klasik  sıralama ile  çırpıldı. 180 derecede 20-25 dakikada pişti benim kekler. Soğuyunca glazür paketinin üzerindeki  tarifi uyguladım ve ince dövülmüş fındıkla süsledim.
.


Ve bu da ''ne alaka !'' dedirtecek türden bir fotoğraf. Bahçemizde her türlü mahlukat var Allah'a şükür. Bu yarasa yavrusu yolunu şaşırmış, sabahın kör karanlığında yere düşmüş. İtinayla alıp  ağaçlıklı  bir yere  götürüldü.

Atatürk'lü kitap ayracım ince zevkli bir arkadaşımın hediyesi. Anıtkabir'den alınmış.. Okumakta olduğum kitap; Ayşe Kulin'in ''Gizli Anların Yolcusu''.

Ve son olarak şu an dinlemekte olduğum müzik Natalie Cole'in ''Stardust'' albümü..  Çok  hoş  şarkılar var..

Hepinize keyifli  pazarlar!